KAZIM'LAR İÇİN

 GÖZLERİ YAŞARAN KALDIRIM TAŞLARI

Merhaba mı desem ben size çocuklar

hoş geldiniz mi?

Nasıl heyecanlıyım bugün bilseniz

iki bin kişilik bir çırpıntı yüreğimde

böğrümü çiğneyen tank paletlerinin yorgunluğunu

genç adımlarınızın titreşimiyle atıyorum.

 

Acıdan değil bu yaşlar bağışlayın

duymuyorum cop seslerini ve küfürleri

tehditleri polis sirenlerini hiç duymuyorum

ürperen tenimde papatyalar gibi

ağartın yüzümü yeniden çocuklar

yürüyün!

 

Öyle çok sustum ki çocuklar

öyle çok...

Ağlayamıyorum bile şimdi sevinçle

ağzımı her açışta

iki bin kişilik sesinizi gürlüyorum

korksanız da inat gözlerinizi görüyorum,

o gözlerinizden öpüyorum.

 

Laleli isem, işte şimdi Laleli’yim

şimdi İstanbul, şimdi Türkiye!

Gün oldu bir çiçek tarlasıydım

özgürlük bayrakları dalgalandı üstümde

gün oldu sanki mezarlıktım çocuklar

karanlıklar bastı sokak sokak üstüme

sesinizi bilseniz nasıl özledim...

 

En son şu köşede vuruldu İbrahim Parmakçı,

kanıyla boyandı Laleli’nin kaldırım taşları

Ulaş’ı anmaktaydı abileriniz

umudu haykırıyorlardı, özgürlüğü tıpkı onun gibi...

Sonra yıllarca sert postallar çiğnedi böğrümü

tam yedi yıl olmuş bakın

tanık olduklarımı anlatamam

kaldırım taşı olsam bile utanırım.

 

Şimdi sıra sizde çocuklar,

fener gibi karanlığın üstüne

sular gibi kuraklığın üstüne

şimdi siz çocuklar

yürüyün

suskunluğun üstüne...

 

Merhaba mı desem, hoş geldiniz mi?

Gözümüz aydın gün ağarıyor çocuklar

yaşayın!

 

Bülent Aydın

14 Nisan 1987



+++++


KAZIM ÖZDOĞAN KİMDİR?


2 Eylül 2015’te yitirdiğimiz çevirmen, yazar ve yayıncı Kazım Özdoğan, 20 Ocak 1964 Malatya doğumluydu. Mihri Belli, İbrahim Kaypakkaya, Sinan Cemgil'lerin uğradığı, 16 çocuklu bir evde büyüdü. Defalarca Jandarma ve polis tarafından basılan o evde daha çocukken devlet baskısına direnmeyi öğrendi. Henüz Turan Emeksiz Lisesinde öğrenciyken devrimci mücadele içerisinde yer aldı. Lisesinin bulunduğu mahallede Devrimci Yol komitesinin sorumlusuydu.

1982 yılında girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Maden İşletme Mühendisliği bölümünü 1988'de bitirdi. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından yeniden yükselen gençlik mücadelesini örgütleyenler arasında yer aldı. O yılların ilk büyük öğrenci eylemi olan 14 Nisan 1987 Beyazıt Yürüyüşünün önderlerindendi. Gözaltına alındı, işkence gördü, cezaevine girdi.

Mezun olduktan sonra İşçilerin Sesi, Yeni Ülke ve Gündem gazetesinde beş yıl gazetecilik yaptı. Yeni Ülke gazetesi adına büyük Zonguldak işçi yürüyüşü’nü izledi. Daha sonra 10 yıl kadar Almanya’da yaşadı. Hamburg Üniversitesi’nde Sosyoloji ve İslam Bilimlerinden 2006 yılında yüksek lisans (MA) derecesiyle mezun oldu. Bir yıl kadar Suriye'de araştırma yaptı, Arapça'sını ilerletti.

Türkiye’ye döndükten sonra farklı yayınevleriyle çalışıp editörlük ve çevirmenlik yaptı. Kendi kurduğu Gergedan ve Alibri yayınlarından Almanca’dan çevirdiği özel baskılı çocuk kitapları çıkardı. Yayınladığı Faust (Goethe), Hamlet, Venedik Taciri, Bir Yaz Gecesi Rüyası (Shakespeare), Haydutlar (Schiller) gibi dünya klasiklerinin çocuklar için özel olarak hazırlanmış baskıları eleştirmenlerce övülmüştü. Kazım Özdoğan’ın çocuklar için hazırladığı “Mitoloji’nin En Güzel Hikayeleri” kitabı ölümünün ardından eşi tarafından yayınlandı.


Derviş Aydın Akkoç ile birlikte derlediği Sol İlahiyat (Dini Soldan Okumak) kitabı 2013'te İletişim'den yayınlandı. Karl Marx'ın 1844 El Yazmaları kitabını da Almanca aslından çeviren Kazım Özdoğan kitabı henüz yayınlayamamıştı.

Şehnur'un eşi, Hazal ve Asmin'in babası olan Kazım Özdoğan’ın cenazesi, 3 Eylül 2016’da İstanbul’da yapılan törenle memleketine uğurlandı. 4 Eylül 2016’da Malatya, Kürecik, Darıca Köyü, Xallaxurtlar mezrasında, doğduğu evin ve babası Mehmet Ali Özdoğan’ın mezarının hemen yanında toprağa verildi. Günbatımından sonra mezarının üzerinde büyük bir ateş yakan yakınları geceyi bekleyerek andılar onu.

+++++

14 Nisan 1987 Öğrenci Yürüyüşü


Tüm hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, 50 gencin idam edildiği, yüz binlerce insanın askeri cezaevlerine doldurulduğu, yüzlercesinin işkencede öldürüldüğü 12 Eylül 1980 darbesinin ardından ilk büyük öğrenci eylemi 14 Nisan 1987 günü İstanbul’da gerçekleşmişti.



Üniversite öğrenci derneklerinin önünü kesmek için uydurulan "Tek Tip Öğrenci Derneği Yasa Önerisi”ne karşı İstanbul'da 2 bin üniversite öğrencisi Aksaray’dan Beyazıt’a doğru yürüyüşe geçti.  Laleli’de Edebiyat Fakültesi önünde polis önlerini kesti. Öğrenciler oturma eylemi yaparak direndi. Tamamen demokratik taleplerle yapılan barışçıl gösteriye büyük bir sertlikle saldıran resmi ve sivil polisler gençleri hunharca copladı. Kadın, erkek yüzlerce genç yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Onlarcası yaralandı.


Ertesi gün gazeteler tam sayfa şiddet fotoğraflarıyla ve öğrencileri suçlayan kocaman manşetlerle verdiler haberi. Bütün karalama ve saldırılara rağmen yılmayan gençlerin mücadelesi, karanlıktan sızan bir ışık gibi tüm kentlere yayılarak devam etti ve hükümet yasa önerisini geri çekmek zorunda kaldı.

Ben o zaman askeri tutukevinden çıkıp üniversiteye dönmüş olanlardandım. Bir yandan çalışıyordum. Okul arkadaşım Kazım Özdoğan da bu eylemin İTÜ'lü genç önderleri arasındaydı. O günkü heyecanımı o ve arkadaşlarına "Gözleri Yaşaran Kaldırım Taşları" şiiriyle ifade etmiştim.


Bülent Aydın







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder