![]() |
ALİ ERKILIÇ (10 Şubat 1957 - 14 Ekim 1978) |
Hep 21 Yaşında
Yüreğimizde kaldı o günün acısı
Ellerinin sıcaklığı avuçlarımızda
Evet o kavga sürüyor ama
Daha güzel olmadı dünya
Sen güzeldin oysa
Biz yaşlandık bak burada
Sen hep 21 yaşında
Dostların seni konuşuyor bak hala
Maltepe’de Kartal’da...
Ellerinin sıcaklığı avuçlarımızda
Evet o kavga sürüyor ama
Daha güzel olmadı dünya
Sen güzeldin oysa
Biz yaşlandık bak burada
Sen hep 21 yaşında
Dostların seni konuşuyor bak hala
Maltepe’de Kartal’da...
Bülent Aydın
14 Ekim 2016
14 Ekim 2016
+++++
Ali Can Erkılıç
1976 yılında İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi - Galatasaray Mühendislik Yüksek Okulu öğrencisi olan Ali Erkılıç, 14 Ekim 1978’de İstanbul Maltepe Beşçeşmeler’de faşistlerle çatışma sırasında karaciğerine isabet eden tek kurşunla vurularak yaşamını yitirdi.
Kartal’da devrimcilerin hakimiyeti varken, Maltepe’nin bir bölümünde polis desteğiyle üslenen faşistler sık sık halka ve devrimcilere saldırıyordu. Kartallı devrimciler Maltepeli arkadaşlarının hep yanındaydı. Bir grup faşist, içlerinde Ali Erkılıç'ın da bulunduğu Dev-Genç’lilere Beşçeşmeler semtindeki Maltepe stadı yakınında pusu kurdu. Çıkan çatışmada Ali Erkılıç vurularak yaşamını yitirdi. Faşist gruptan da üç kişi yaralandı. Ali’yi yaralı halde bir kamyonet kasasında Maltepe karakolunun önüne götüren polisler, burada uzun süre bekleterek kan kaybından ölmesine yol açtılar. Daha sonra Haydarpaşa Numune Hastanesine götürüldü.
Ali’nin vurulmasından kısa bir süre sonra, devrimciler ve halk tarafından tarafından Maltepe’de faşistlerin üslendiği yuvalar dağıtıldı ve bir daha buralarda tutunamadılar.
1959 doğumlu olan Ali Can Erkılıç İstanbul Kartallıydı. Kartal sahilindeydi evleri. Babası o dönemde Kartal’da Adalet Partisi’nin önde gelen taraftarlarındandı. Biri İzmir’de yaşayan iki ablası vardı. Ali’nin ölümü ailesi için de tam bir yıkım oldu. Babası 1982’de vefat ettikten sonra annesi de İzmir’deki kızının yanına gitti.
İki gün sonra Maltepe’den başlayıp minibüs yolu boyunca Kartal’a kadar devam eden büyük bir yürüyüşle uğurlandı Ali Erkılıç. Bütün devrimci grupların, lise ve üniversite öğrencilerinin katıldığı ve Kadıköy yakasında o zamana kadar yapılmış en kalabalık yürüyüştü. Kortejin başı Kartal’a geldiğinde sonu daha Maltepe’deydi. O gece arkadaşları tarafından gözyaşları ile hazırlanan ve Ali’nin resminin de olduğu büyük pankartta şöyle yazıyordu: “Göstermediler güneşi / ağlama anam / kurtuluş yakın!”. Kartal Mezarlığında toprağa verildi cenazesi.
Ali Erkılıç piyano dahil her türlü müzik aletini çalabilirdi. Haydarpaşa Lisesi öğrencisiyken gruplarda gitar çalmaya başlamıştı. Çok iyi gitaristti. Dönemin tanınmış sanatçılarından Ersen’in grubunda gitar çaldı bir süre, konserlere çıktı.
Üniversiteli olduktan sonra, hem okulunun öğrenci derneği GEMÜD’e hem de semtindeki Kartal Yüksek Öğrenim Derneği’ne gitmeye başladı. Önce Dev-Genç’li ve ardından Devrimci Yol’cu oldu. 1978’deki Kartal Dev-Genç kuruluşunda da aktifti ama yönetime girmedi.
Okulda ve mahallelerde faşist saldırıların arttığı, anti faşist mücadelenin yükseldiği yıllardı. Ersen’in grubuyla çıktığı son konserden aldığı parayla Karadeniz yapısı bir tabanca almıştı. Vurulup düştüğünde o tabanca elindeydi.
+++++
Ali Can Erkılıç ve Kartalimani
Bir 14 Ekim Ali Can Erkılıç anması daha ve Kartalimeni hakkında söylemek istediğim bir kaç söz var.
Bu romanı yazabilmem için beni zorlayan, kararsızlıklarımı aşmamı sağlayan; ilk gençlik arkadaşlarımızın trajik ölümleriyle beraber gençliğimizin de, bir dönemini birlikte yaşadığımız semtin de, daha geniş mekân olarak İstanbul'un da o eski varoluşlarıyla yavaş yavaş gözlerimizin önünden yitip gitmekte olduğu duygusuydu.
Ana dürtü elbette Ali Can Erkılıç'ın onulmaz kaybıydı, ondan birkaç yıl sonra romandaki Trio'yu tamamlayan Servet'in dramatik seçimini de anlatmasam olmazdı. İkisinin de anılarını taşıyan ve böylece romanın karakterlerinden biri haline gelen “Kitapçık” ise romanı kurgulamamda bana olağanüstü bir imkân sağladı.
Kitapçık, Ali Can'ın 68'li amcaoğlundan kalan, Servet'in kapak içine karakalem portresini çizdiği ve bizim hatmeder gibi okuduktan sonra onlarla olan hesaplaşmamızı bitirdiğimiz kitaplardan biriydi. Servet'in çizgileri kapak grafiğini hazırlayan arkadaşın yaratıcı eliyle Kartalimeni'nin çok sevdiğim kapağına dönüştü.
Ali Can'ın ölümünün üzerinden 42 yıl, 12 Eylül darbesinin üzerinden 40 yıl geçtikten sonra -bazı okurlarca tüm yönleriyle anlaşılmamış olsa da iyi ki yazmışım Kartalimeni'yi diyebiliyorum.
Engin Günay
13 Ekim 2020
+++++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder