UZAT ELİNİ
Sinsi ve yapışkan bir yaz sürüyor nicedir
Ne gökyüzü beyaz bulutlu, ne mavi deniz
Martılar sohbeti kesmiş, balıklar gitmiş
Yürürüm keyifsiz sokaklarda, huzurum yok
Arkadaşım hasta çünkü, derdim çok
Hastane kapısının kuytusunda
Dostlarla buluştuk bugün, avuçlarımızda iyilikle
Hepsi değil tabii ilk haberi olanlar
Duyup gelseler almaz bizi bu meydanlar
Taşkışlanın önündeki kadim sütunlar
Eğilip selam verirdi biz Taksim’e akarken
Çok zaman geçti o günlerden beri ama
Yazıyorum şuraya çıkmaz mürekkeple
Güneşin batması için henüz çok erken
Merdivenlerin başında durmuştu sol yumruk havada
Teni buğday, saçlar kıvırcık, gözleri alev
Hatırlarım sesine kulak kesildiğim ilk günü
Dev gibi değil belki cüssesi ama yüreği dev
“Gün faşizme karşı direnme günüdür kardeşler!”
Derken karanlığı delen mızrak gibiydi
Sene yetmiş beş olmalı, kışa doğru belki
Yarım asır öncesiydi unutmam, sanki dün gibi
O gün bugün bırakmadım hiç peşini
Yaşayıp gördük, dostluk kardeşlikten ileri
Coşkulu meydanlardan, karanlık zindanlara
Eziyetten , tecritten, hasrete, aşka
Ter kan içinde koşarken hep en baştaydın
Hastalığın da en zorunu yine sen aldın
Yorgun gözlerinde bir an parlayan ışık
Yakışıklı gençliğimizden düşen bir yıldız
Nasıl aşardık hatırla en zorlu engelleri
Dört yanımız düşman tuzak, paslı kin
En umutsuz zamanlardan buraya geldik
Bunu da aşarsın sen arkadaş tut ellerimi
Akşam iniyor işte bizim mahalleye
Yüreğimiz tıp tıp, aklımız sende
Bugün daha iyidin seni seven ellerde
Kapının ardında olduğunu bilmek güzeldi ama
Yüzün gülerek dön yeter ki evine
Bülent Aydın
23 Haziran 2021
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder