ADALET AĞAOĞLU DA YOK ARTIK!
14 Temmuz 2020 günü İstanbul'da yaşama gözlerini yuman Adalet Ağaoğlu, nesli giderek tükenen onurlu büyüklerimizden biriydi. Adalet hanım, bizim görüp yaşadığımız acıların ve karanlıkların çok daha beterinin tanığı olmaya ömrü yetmiş kuşaktandı. Hep okumuş unutulmaz romanlar, öyküler, yasaklanan oyunlar yazmış, etrafına iyilik saçmış. Ama biz onu sadece kitaplarından değil zor zamanlarda yanımızda görmekten dolayı çok sevdik.
Annemin adı da Adalet. Annemden 5 yaş büyüktü Adalet Ağaoğlu (23 Ekim 1929). Ben onu annelerimizin 12 Eylül günlerinde bizi öldürmesinler, daha fazla işkence etmesinler diye zulüm kapılarında tuttuğu nöbetin devamcısı gibi görürdüm.
Yeni bir yol açmak için, itirazı büyütmek için, kötülüğe dur demek için, Hrant için, hep yanımızdaydı. Barış için, adalet için, dayanışma için yapılan çağrıların, imza kampanyalarının genellikle ilk ismiydi onunki. Bazen bastonuyla, bazen gençlerin koluna tutunarak, olmazsa tekerlekli sandalyesiyle ama olması gereken yere mutlaka gelen Adalet hanım. Sakin ama heyecanlı ılık sesiyle ne güzel konuşurdu toplantılarda. Sevecen gülümsemesi ise hep yüzünde...
Bu ülkede bir adalet varsa o da Adalet Ağaoğlu idi. Şimdi o da yok. Daha zor geçecek zaman orası belli. Durup yorulunca sesi gelecek kulaklarımıza belki:
“Haydi çocuklar iyilikler, güzellikler var görecek. Bu ülkenin güzel geleceğine inanın. Ben yılmadım siz de yılmayın, yorulmayın. Sendelerseniz siz de benim gibi yanınızdakine tutunun...”
Adalet Ağaoğlu'nun kitaplarını elbette açar tekrar okuruz, söyleşilerini dinleriz yeniden. Fakat yanı başımızda bıraktığı o zarif ve inatçı boşluğu doldurabilir miyiz?
Bülent Aydın
15 Temmuz 2020
 |
Adalet Nöbeti Beşiktaş, 2012 (Fotoğraf: Ahmet Kuzik) |
***
HRANT'A MEKTUP
Canım kardeşim Hrant Dink!...
Sana seslenmek, seninle konuşmak ihtiyacım büyüdükçe büyümekte.
Ensenden vurularak arkadan haince katledildiğin günden bu yana aylar geçti. Bulunan, bilinen, sen başta hepimizin de buranın yurttaşları olma kabilinden yaşanmışlık bilgileriyle bildiğimiz zavallı canilerin eline silah verenler fermanı oradan oraya, ondan buna, düzünden derine uzadıkça uzadı. Senden önceki aydınlarımızı da vurup geçen katillerin bilinmez bulunmazlığı yıllardır sürüp giderken, senin "and vurgunu" canavarların "bilinirlikleri", çektikçe çekilen bir hale büründü; neredeyse ortalıkta kala kala asıl hainlerin vatansevicileri kalacak.
Biricik aydınlık, insan haklarının ayrımsız savunu ve sevgileriyle dolu kardeşim: bu oyunlar böyle böyle sürdükçe bana yeniden yeniden vuruluyormuşsun gibi geliyor. Oysa görüldü ki ölmedin, eskisinden daha diri, dirimlisin. Katil babaları, insanlık hainleri seni vurup durmaktan yorulacaklar, ama sen pırıl pırıl yaşamaktan yorulmayacaksın. Kafalarında, gönüllerinde yaşayıp gittiğin bilinmesi güç sayıdaki kardeşlerin olduğu için.
Çalışma odamda aile yakınlarımın arasında senin katlinden sonra basında boy boy yer alan fotoğraflarından ikisi var. En büyüğü şu duvarda, daha küçüğü bu duvarda. İkisi birbirine sevgililerin, sevgili Rakel Dink'in cenazene doğru Agos penceresinden okuyarak sana, bana, hepimize, herkese gönderdiği mektubu ile bağlı. Birinden ötekine geçiş, sevgilinin asil sesi. Seni "öteyana" uğurlamak sanki seni candan sevenlerin kendilerini onaması demeye gelmiştir.
"Vatan hainliği" ölçülerini değiştiren değiştirene; kaybın seni sen kadar çoğalttı.
Evinize gittim, Rakel'le, kızların, torunun ve kardeşinle buluştum. Başsağlığına gelmiş birçok yas giyimli kadınlar, onlara incelikle sunulup duran çaylar. İşindesin, direniyorsun.
Rakel'in soylu duruşu. Onun bu son kerte doğal soyluluğu... Başta sana "sevgilim" diye başlayan mektubu; her zaman, her yerde öyle. Bazen duramıyor; duvara yapıştırdığın bu büyük eseri, millete seslenen mektubunu okuyorum. Hani Agos'un bulunduğu binanın önünde ifade özgürlüğü çağrımız için toplanmıştık, hani sanki durup dururken birbirimize sarılıyorduk ya? Hani sanki bu mektup kulağımıza ta o zamanlardan beri fısıldanmaktaydı zehabına kapılıyorum.
Rakel'in sesi sanki:
"(...) Kardeşlerim, Onun doğruluğa olan sevgisi, dostuna olan sevgisi Onu buraya getirdi. Korkuya meydan okuyan sevgisi onu büyüttü. Diyorlar ki: O büyük bir adamdı. Size sorarım: O büyük mü doğdu? Hayır! O da bizim gibi doğdu. O gökten değildi, o da topraktandı. Bizim gibi çürüyen bir beden. Fakat yaşayan ruhu, yaptığı iş, kullandığı üslup, gözlerindeki, yüreğindeki sevgi onu büyük yaptı. Evet, O büyük oldu. Çünkü büyük düşündü. Onun için dokunulmazlar, tabular yoktu. O bugün Türkiye'de milat yaptı. Sessizce büyük konuşan sizler de mührü oldunuz." (...)
Sevgili kardeşim Hrant, Rakel "bebekleri katil yapan" şeyleri öyle içlere, kafalara işleyesiye söyledi ki... Ahh, bir bilsen! Dokunulmazlara dokunulur oldu, tabulara boyun eğenler küçüldükçe küçüldü. Biliyor musun? Yeni seçimler oldu. Şaşırmazsın ama, yine de şaşırma: Muhtıralara dokunulur oldu. Senin senliğine, açıklığına ayar, "ezber bozuculuğu" sesine ses olanımız var. İyi misin?
Adalet Ağaoğlu
(Hrant'a... "Ali topu Agop'a at", Kırmızı Yayınları, Eylül 2007)
+++
Adalet Ağaoğlu, sağlığının bozulduğu son yıllarında da Hrant Dink için konuşmaktan ve yazmaktan hiç vazgeçmemişti. 19 Ocak 2019’da Hrant Dink’in 12. ölüm yıldönümünde Agos’a şu satırları göndermişti:
Çok çok sevgili Hrant Dink ailesi, Agos gazetesi..
Hrant Dink kardeşim, seni bir an bile unutmuyorum. Ben seni sağlığında barış toplantılarında bizlerin yanında oluşunla hatırlıyorum. Bakış açın, şiddete karşı ve barışa yandaş oluşun, bu konu üstüne konuşmaların mükemmeldi. Hiç aklımdan çıkmıyor. O kadar güzel anlatıyordun ki, inan bana seni her zaman hayranlıkla kucaklamak istedim.
Yazık, yazık, yazık. Seni bizim aramızdan şiddet uzaklaştırdı. Şiddete zaten karşıydım, seni şiddet yoluyla kaybettikten sonra bu inancıma dört elle daha fazla sarıldım.
Hrantçığım, bir gün seni mahkemeye vereceklerini işittiğim zaman Agos önünde toplandığımızda hemen yanıbaşında duruyordum. “Ben seni kimselere vermeem” diye bağırmıştım. Sadece elbirliğiyle hapse girmene engel olmaya çalışıyorduk. Ne yazık ki şiddete kurban gittin. Seni çok özlüyorum Hrant Dink.
Ah, Hrant Dink’im benim. Eşim ve ben senin anın ve büyüklüğün önünde saygıyla eğiliyoruz. Ben de Temmuz ayında sana büyük hayranlık besleyen eşimi kaybetmiş bulunuyorum. Böylece gittikçe eksildim, ama dayanıyorum. İkinizin anısına karşı yapabileceğim en iyi şey düşüncelerimden vazgeçmeden bildiğim yolda gitmekten ibaret.
Adalet Ağaoğlu
+++
Hrant Dink Cinayeti dava sürecini en başından beri takip eden Hrant’ın Arkadaşları inisiyatifinin Adalet Ağaoğlu’nun hayatını kaybetmesinin ardından yaptığı açıklama:
“Türkçe'nin en önemli yazarlarından Adalet Ağaoğlu'nu kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en uzun süreli tanıklarından biri olarak her dönemde ifade özgürlüğünü ve insan haklarını korkusuzca savunmaktan asla vazgeçmeyen; Hrant Dink'e karşı girişilen planlı saldırıların en başından itibaren onun yanında olan, katledilişi sonrasında dava sürecini yakından takip eden 'Hrant'ın Arkadaşları'ndan Adalet Ağaoğlu'nun anısı önünde saygıyla eğiliyoruz..”
Hrant'ın Arkadaşları
14 Temmuz 2020
+++
Adalet Ağaoğlu, 19 Ocak 2012'de Agos'un önünde yapılan Hrant Dink anmasını ve Taksim'den Agos'a yürüyüşü değerlendiriyor:
+++
Adalet Ağaoğlu, Hrant Dink'in öldürülüşünün beşinci yılında Agos gazetesinin önünde vurulup düştüğü yere, tek tek öptüğü karanfilleri bırakıyor.
 |
Adalet nöbetinde... Beşiktaş, 2012 |